Akciğer kanseri, dünya genelinde en sık görülen ve en ölümcül kanser türlerinden biri olarak biliniyor. Her yıl yaklaşık 1.8 milyon insanın ölümüne yol açan bu hastalık, genellikle geç teşhis ediliyor ve erken evrelerde belirgin semptomlar göstermediği için sinsi bir şekilde ilerliyor.
Türkiye’de de çok yaygın olmasına rağmen, pek çok kişi hastalığın belirtilerinin farkında değil. Özellikle ülkemizde erkeklerde prostat, kadınlarda ise meme kanserinden sonra akciğer kanseri en yaygın kanser türü olarak nitelendiriliyor.
Avrupa ve dünya genelinde etkili olan akciğer kanserine karşı bilim insanları da son yıllarda yoğun çalışmalar yürütüyor. Yakın zamanda ise bu mücadelede önemli bir adım atıldı. Araştırmacılar, vücudun kanser hücrelerini hedef alıp yok edebilen yeni bir mRNA aşısı geliştirdiklerini duyurdu.
ÇALIŞMALAR TÜRKİYE’NİN DE DAHİL OLDUĞU 34 MERKEZDE YÜRÜTÜLÜYOR
BioNTech tarafından üretilen ‘BNT116’ adlı aşının birinci faz klinik denemeleri, İngiltere, ABD, Almanya, Macaristan, Polonya, İspanya ve Türkiye’deki 34 araştırma merkezinde gerçekleştiriliyor. Ameliyat veya radyoterapiden önceki erken evreden, geç evre hastalığa veya tekrarlayan kansere kadar hastalığın farklı aşamalarındaki yaklaşık 130 kişiye, immünoterapi (vücudun kendi bağışıklık sistemini kullanarak kanser hücrelerini hedef alır ve yok eder) ile birlikte aşı uygulanacak.
İngiltere’de ilk doz aşı Londra’da yaşayan 67 yaşındaki Janusz Racz’a yapıldı. Yapay zeka konusunda uzmanlaşmış bir bilim insanı olan Racz’a altı hafta boyunca her hafta, ardından 54 hafta boyunca her üç haftada bir aşı yapılacak.
Mayıs ayında kanser teşhisi alan ve kemoterapi tedavisi gören Racz, “Ben de bir bilim insanıyım ve bilimin ilerlemesi insanların bu tür araştırmalara katılmayı kabul etmesinde yatıyor” diye konuştu.
The Guardian’a açıklamalarda bulunan Racz, “Benim için çok faydalı olacak. Çünkü diğer hastalarda bulunmayan, kanserden kurtulmama yardımcı olabilecek yeni bir metodoloji bu… Ayrıca, bu yeni metodoloji için kavram kanıtı sağlayabilecek ekibin bir parçası olabilirim ve dünya çapında ne kadar hızlı uygulanırsa o kadar çok insan kurtulacak” ifadelerini kullandı.
‘ÇOK HEYECAN VERİCİ YENİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ’
İngiltere’deki denemeye liderlik eden University College London hastaneleri NHS vakfı danışmanı Onkolog Prof. Siow Ming Lee ise çok heyecan verici bir döneme girildiğinin altını çizerek, “Şu anda akciğer kanserinin tedavisini araştırmak için mRNA tabanlı immünoterapi klinik denemelerinin yapıldığı çok heyecan verici yeni bir döneme giriyoruz. Uygulaması basit ve kanser hücresindeki belirli antijenleri seçip, sonra onları hedefleyebiliyorsunuz. Bu teknoloji, kanser tedavisinin bir sonraki büyük aşaması” dedi.
Peki, akciğer kanseri aşısı hastalıkta neleri değiştirebilir? Uzmanlara sorduk…
‘AKCİĞER KANSERİ İÇİN GELİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILAN HİÇBİR AŞININ SONUÇLARI YÜZ GÜLDÜRÜCÜ OLMAMIŞTI, BU SEFER ATILAN ADIM UMUT VERİCİ’
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Celalettin Kocatürk
Kanser aşıları iki ana başlıkta incelenebilir. Birincisi henüz kanser oluşmadan önce kullanılan önleyici (profilaktik) aşılar, ikincisi de oluşmuş olan kanseri tedavi eden aşılar. Önleyici aşılar genellikle virüslerin neden olduğu enfeksiyon ve kanserleri önlemek için kullanılır. Hepatit virüsünün neden olduğu karaciğer kanseri, siğil virüsünün neden olduğu rahim ağzı kanseri için kullanılan aşılar örnek verilebilir.
Tedavi edici aşılar ise kanser hücrelerini yok etmek için bağışıklık sistemini güçlendirmeyi ve kanser hücrelerini kontrol altına almayı amaçlar. Kanser tedavisine yönelik farklı yöntemlerle geliştirilen çeşitli aşı tipleri de mevcut; hücre bazlı aşılar, peptid bazlı aşılar, viral aşılar ve DNA/RNA aşıları.
Şimdiye kadar akciğer kanseri için geliştirilmeye çalışılan hiçbir aşının sonuçları yüz güldürücü olmadı. Kanser aşısının başarısız olmasının başlıca nedeni de tümör antijenlerinin tanımlamasındaki karmaşıklıktı.
Biontech firmasının yakın zaman önce pankreas kanseri için geliştirmiş olduğu ürün oldukça iyi sonuçlar verdi. Özellikle kanser aşısı ve bireyselleştirilmiş kanser tedavisi konusunda umut oldu. Ayrıca Covid-19 pandemisi sırasında kullanılan aşının başarısı, kanser tedavisine yönelik ilgi ve umudu yeniden canlandırdı. Şimdi ise akciğer kanseri aşısı üzerinde çalışıyorlar. Şu ana kadar işler iyi gidiyor. Faz I ve Faz II sonuçlarını olumlu bekliyorum.
‘DAHA ETKİN BİÇİMDE KANSER HÜCRELERİ ÖLDÜRÜLECEK VE KEMOTERAPİLERDE GÖRÜLEN YAN ETKİLER OLMAYACAK’
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Murat Akkuş
Hastaların akciğer kanserinden kurtarılmaları için şimdilik en etkili yöntem olan cerrahi tedavi, erken evrelerde olumlu sonuçlar veriyor. Fakat insanların yüzde 70’i hastalığa ileri evrede yakalanıyor. İleri evrelerde gelen hastalarda ise kemoterapi ve radyoterapi hastalığın iyileştirilmesinde pek yeterli olmuyor.
Geliştirilen bu aşı, akciğer kanserlerinin çoğunda, sadece kanser hücrelerini hedefleyen vücudun kendi bağışıklık hücrelerinin üretimini amaçlıyor. Bağışıklık sisteminde üretilen bu hücreler, yine kendi vücudunda yapılacağı ve sadece kanser hücrelerini öldüreceği için hem başka hücrelere zarar vermeyecek hem de vücut tarafından yabancı bir ilaç algısı oluşturmayacak. Dolayısıyla çok daha etkin biçimde kanser hücreleri öldürülürken kemoterapilerde görülen yan etkiler olmayacak.
Aşı ile kanser hücreleri tamamen yok edilebilir, kalıcı tam iyileşme sağlanabilir. Başarılı olduğu takdirde akciğer kanserinin tedavi seçeneklerinin tümünü değiştirebilir ve tüm evrelerinde kullanılabilir. Zamanla akciğer kanseri ve diğer kanserler tam tedavi edilebilir bir hastalık haline gelecektir.
Ancak bu tedavi bu hali ile akciğer kanseri olmuş hastalarda uygulanabiliyor. Yani akciğer kanseri olmadan şimdilik kullanımı söz konusu değil. Akciğer kanserinin görülme sıklığını düşürme veya sıfıra indirme aşı ile şu an pek mümkün görünmüyor.
‘SAĞ KALIM ORANLARINDA İYİLEŞME BEKLİYORUZ’
Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Deniz Arslan
Öncelikle akciğer kanserinin, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sigaranın çok yaygın kullanımının bir neticesi olarak, önemli oranda yaşamı tehdit eden halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulamam gerekli. Böylesi önemli bir kanser türüne karşı aşı çalışmalarının başlamış olması ise heyecan verici.
Üzerinde çalışılan BNT116 isimli aşı, yaklaşık yüzde 85 oranla en sık görülen akciğer kanserinin ‘küçük hücreli dışı’nın alt tipini hedef alıyor. Aşının çalışma prensibi, kişinin bağışıklık sistem elemanlarına, akciğer kanser hücrelerinde bulunan tümör belirteçlerini tanıtıp, onların daha etkin ve özgü bir şekilde akciğer kanser hücrelerini tanıyıp yok edebilmelerini, daha sonra ise hastalığın tekrar geri gelmesini engellemesini hedefliyor.
Biliyoruz ki küçük hücreli dışı akciğer kanserli metastatik dediğimiz ‘Evre IV haslıkta’, immünoterapi tedavisi ile yanıt oranlarımız yaklaşık yüzde 30-40 civarında oluyor. BNT119 aşısının immünoterapi/kemoetarpi ile beraber kullanımıyla daha etkili sonuçlar elde ederek sağ kalım oranlarında iyileşme bekliyoruz.
Bu aşının gelecekte ana tedavi olarak kullanılıp kullanılmayacağı şu an itibariyle hala belirsiz. Dizayn edilen bu Faz 1 çalışmanın başarılı olması durumunda, aşının etkinliğinin daha büyük hasta gruplarında test edileceği faz 2/3 çalışmalarının sonuçlarına bakılarak standart tedavi olup olmayacağını hep beraber göreceğiz.
‘BURADAKİ AMAÇ, SAĞLIKLI HÜCRELERE ZARAR VERMEDEN KANSERE NEDEN OLAN BAĞIŞIK TEPKİYİ GÜÇLENDİRMEK’
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Harputluoğlu
Son 10 yıla kadar standart platin bazlı kemoterapilerle beraber beş yıllık sağ kalım oranları yüzde 5 civarındaydı. Yakın zamanda teröpatik kanser aşıları, tümörle ilgili antijenleri hedef alan yeni üretilmiş T hücresi yanıtları ortaya çıkararak, umut vaat eden yeni tedavilere neden oldu. Buradaki amaç nedir? Tümöre özgü savunma hücrelerinin var olan sayısını çoğaltmak ve çeşitlendirmek.
Esasında aşılar bulaşıcı hastalıkları önlemek için kullanılır. Kanser aşısı ise farklıdır. Burada bağışık sistemi, enfeksiyondan önce patojenleri tanımayı öğretmek yerine bu aşılar, antijen olarak bilinen kanser hücreleri tarafından üretilen tanımlayıcı proteinleri kullanarak, mevcut tümörlere karşı güçlü bir bağışıklık tepkisinin ortaya çıkartılmasına yardımcı oluyor.
Son yıllarda iki farklı mekanizma üzerinden gitmeye başladı bunlar. Bir tanesi haberci dediğimiz MRNA. Diğeri ise kanser antijenine önceden yüklenmiş savunma hücrelerinin enjekte edilmesi gibi tedaviler.
Yapılan yeni aşıdaki amaç da kanser hücresi tarafından üretilen ortak bir yabancı maddeyi bulup, onu saflaştırıp ve vücuda zarar vermeyecek halde vücuda tanıtıp tepki vermesini beklemek. Böylelikle sağlıklı hücrelere zarar vermeden kansere neden olan bağışık tepkiyi güçlendirmek. Bu bir mRNA klinik denemeleri için heyecanlı durum. Bundan sonraki hedef immünoterapi ile başarılı olan yüzde 30’luk grubun bu aşıyla birlikte daha uzun hayatta kalmasını sağlamak.
Fotoğraflar: iStock