Maria Kirkeland, 10 yılı aşkın zamandır kilo vermeye çabalıyor ama her seferinde kendini aynı döngünün içinde buluyordu: Önce kendini fazlasıyla kısıtlayıp birkaç kilo veriyor, sonra kontrolü kaybedip tıkınırcasına yiyor ve nihayetinde verdiğinden fazlasını alıyordu.
Norveç’in başkenti Oslo’da yaşayan 37 yaşındaki Kirkeland’ın bu döngüyü kırmasını sağlayan şey, kalori sayımı, proteinler ve güç antrenmanlarıyla ilgili gerçekleri öğrenmesi oldu.
Nihayet sürdürülebilir bir biçimde kilo vermeye başlayan Kirkeland, 2 yılı aşkın süre zarfında 72 kilo verdi. Kirkeland, Business Insider’a yaptığı açıklamada, bu süreçte uyguladığı iki değişiklik sayesinde bir kez bile açlık hissetmediğini vurguladı.
AKRAN ZORBALIĞI KORKUNÇ SONUÇLARA YOL AÇTI
Kilo vermeyi kolaylaştıran ilaçların yaygınlaşması, zayıflamayla ilgili algıları da değiştiriyor. Sağlıklı bir vücut ağırlığını sürdürmek için irade gücünden fazlasına ihtiyaç olduğu düşüncesi günden güne yaygınlaşıyor.
Kirkeland, kilo verme sürecinde ilaçlardan yardım almadığını ancak zihniyet yapısını değiştirmek için çok çalıştığını söyledi.
Çocukluk yıllarında tombulluğu nedeniyle akranlarının zorbalığına uğradığını ifade eden Kirkeland, “12 yaşıma geldiğimde mümkün olduğunca az yemeye başladım. Sonuçta kilo verdim ama aynı zamanda regl döngüm de altüst oldu” dedi.
Kirkeland’ın durumu kontrolden çıkınca ailesi kendisini bir beslenme kampına gönderme fikrini ortaya attı. Bu durum Kirkeland’da ani bir değişime neden oldu; sürekli yemek yemeye ve hızla kilo almaya başladı.
Kirkeland, “Zorbalıkla ve olumsuz düşüncelerle alakalı hislerimle nasıl başa çıkacağımı bilmiyordum. Bu nedenle bir teselli olarak yemeğe sarıldım. Gizli yeme alışkanlığım da o zaman ortaya çıktı” diye konuştu.
PANDEMİDE İŞLER ÇIĞIRINDAN ÇIKTI
Vücut ağırlığının 20’li yaşlarının ortalarına kadar kademeli olarak arttığını belirten Kirkeland, Covid-19 pandemisinin kendisi için bir kırılma noktası olduğunu söyledi ve ekledi: “O dönemde kendimi kaybetmiştim. Çok ağır bir depresyondaydım. Çok yalnızlaşmıştım ve sanırım bu nedenle yemekle korkunç bir ilişkim oldu. Çok kötü besleniyordum ve evden neredeyse hiç çıkmıyordum.”
Defalarca kilo vermeye çalıştığını ancak her seferinde tıkınırcasına yeme-aşırı kısıtlama döngüsüne girdiğini söyleyen Kirkeland, “kötü” diye yaftaladığı yiyecekleri kesmeye çalıştığını, mümkün olduğunca az yediğini ancak nihayetinde bu düzeni sürdüremediği için kendini mahrum bıraktığı yiyecekleri aşırı tüketmeye başladığını anlattı.
Kirkeland, “Abur cubur, dondurma, çikolata gibi çok yüksek kalorili yiyecekleri çok fazla yiyor sonra da kendimi berbat hissediyordum. Sonra kendi kendime, ‘Diyete başlıyorum. Dondurma yemeyeceğim. Bir daha asla çikolata yemeyeceğim. Kilo vereceğim’ diyordum. Ama bu sadece birkaç gün sürüyordu, ardından en başa dönüyordum” ifadelerini kullandı.
“MÜKEMMEL OLMAYIN, TUTARLI OLUN”
Kirkeland, Temmuz 2022’de bir kez daha kilo vermeye karar verdi. Ancak bu kez farklı bir yol izleyecekti. Bunun için telefonuna TikTok uygulamasını indiren Kirkeland, nitelikli kilo verme danışmanlarını takip etmeye başladı.
Kirkeland, “Söyledikleri onca şeyin ortak paydası şuydu: Mükemmel olmayın, sadece tutarlı olun” ifadelerini kullandı.
Kalori açığı yaratmanın kilo vermenin tek yolu olduğunu bilen Kirkeland, tükettiği kalorileri saymaya karar verdi.
Ergenlik dönemindeki çok az yediği zamanları kastederek, “Yine geçmişteki zihniyetime kapılmaktan çok korkuyordum” diyen Kirkeland, sağlıklı bir biçimde kalori sayıp sayamayacağını görmek istiyordu.
“HİÇBİR ZAMAN AÇLIK HİSSETMEDİM, GERÇEKTEN”
Kilo vermek için mutlaka kalori saymak gerekmiyor ancak kalorilerin öneminin farkına varmak önemli. Kalori saymak bazı kişilerde sağlıksız bir takıntıya dönüştüğü için herkese tavsiye edilmiyor ancak kontrolü sağlayabilen kişilerde faydalı bir araç haline geliyor.
Çocukluğundan beri matematiğe yatkın olan Kirkeland, çeşitli yiyeceklerin besin değerlerini öğrenmekten büyük keyif aldığını belirterek, “Bu sayede tahmin yoluyla kilo vermeyi bıraktım. Kilo vermeye devam ederken ne kadar yiyebileceğimi gördüm. Önceden kilo vermeye çalıştığım zamanlarda çok fazla şeyi tahmin etmek zorunda kalırdım ve sanırım bu nedenle olması gerekenden az yiyordum. Bu da pes etmeme neden oluyordu çünkü çok acıkıyordum” diye konuştu.
Kirkeland, kalori sayma uygulaması sayesinde kilo verdikçe hedefi düşürmesine rağmen tok kaldığını belirterek, “Hiçbir zaman açlık hissetmedim, gerçekten, çok güzel bir durumdu ve yine de kilo verdim” diye konuştu.
DAHA ÇOK SU, DAHA FAZLA EV YEMEĞİ
Kirkeland kalori saymaktan keyif alıyordu ve bunu takıntı haline getirmiyordu. Dahası Noel gibi özel günlerde ya da tatile çıktığı zamanlarda kalori saymaya ara veriyordu.
Başlangıçta her zaman yediği şeyleri yemeye devam eden Kirkeland, ilerleyen zamanda daha besleyici yiyecekleri diyetine eklemeye ve protein tüketimine odaklanmaya başladı.
Şu an eskiye kıyasla daha fazla sebze, balık ve yağsız et yediğini söyleyen Kirkeland, “Daha çok su içiyorum, evde daha sık yemek pişiriyorum ve daha az işlenmiş gıda tüketiyorum” dedi.
Bununla birlikte herhangi bir yiyeceği hayatından tamamen çıkarmadığını da vurgulayan Kirkeland, “Tatlı yemeyi çok severim. Kendime bu sevdiğim şeylerin tadını abartmadan çıkarmaya izin veriyorum” dedi.
GÜÇ ANTRENMANLARI FARK YARATTI
Kirkeland’ın hayatında yaptığı bir diğer değişiklik de kas kitlesini artırma umuduyla güç antrenmanlarına başlamak oldu. Bu dönemde Kirkeland, hem tok tuttuğu hem antrenmanlardan sonra kaslarının toparlanmasına yardım ettiği hem de kalori açığı anlarında kas yerine yağ kaybetmeyi sağladığı için bol miktarda protein tüketiyordu.
Daha önce hep kardiyo antrenmanlarına ağırlık veren Kirkeland, güç egzersizlerinin önemli olduğunu biliyordu. Haftada bir kez vücut ağırlığı egzersizleriyle başlayan Kirkeland, zamanla antrenman miktarını artırdığını belirterek, “Spor salonunda kendimi daha rahat hissetmeye başladım ve rutinime ağırlık çalışmalarını da ekledim. Son 12 ayda özellikle güçlenmeye odaklandım; ağırlık kaldırıyor kendime meydan okumaya çalışıyorum” dedi.
Güçlenmenin kendisine mental bir destek de sağladığını belirten Kirkeland,”Kendimi zorlayabildiğimi gördükçe, önceden zor olduğunu düşündüğüm şeyleri yapabilir hale geldim. Bu bana çok büyük bir mutluluk ve başarma hissi verdi” ifadelerini kullandı.
DİYET KÜLTÜRÜNÜN YARATTIĞI SUÇLULUĞU GERİDE BIRAKMAK KOLAY DEĞİL
Yemekle ilgili zihniyetini bir anda değiştirmediğini vurgulayan Kirkeland, halen kafasının içinde yaşayan ve yedikleriyle ilgili suçluluk duymasına neden olan diyet kültürü sesiyle savaşmak zorunda olduğunu anlattı.
Sağlıklı alışkanlıklarını yerleştirmeye odaklandığını ifade eden Kirkeland, zaman zaman kilosunda yukarı doğru dalgalanmalar olduğunda panik yapmamaya çalıştığını sözlerine ekledi.
Biraz daha kilo vermek istediğini ancak çok aşırı zayıflamak istemediğini de vurgulayan Kirkeland, “Bu nedenle erkek arkadaşımdan ve arkadaşlarımdan, benim göremediğim bir şey olursa beni uyarmalarını istedim” diye konuştu.
“KENDİMİ DAHA ÖZGÜR HİSSEDİYORUM”
Kirkeland, kilo verdiğinden bu yana insanların kendisine farklı davrandığını da ifade ederek, “Daha zayıf olduğunuz zaman insanlar kesinlikle daha nazik oluyor. Bu çok üzücü bir şey ama zayıf imtiyazı diye bir şey gerçekten var” dedi.
Kilo verdikten sonra kendini daha mutlu ve özgüvenli hissettiğini söyleyen Kirkeland, “Artık kilom yüzünden bazı şeylerden mahrum kalmıyorum. Örneğin senelerdir korktuğum için yapamadığım zipline’ı geçen yıl nihayet yaptım. Kendimi daha özgür hissediyorum ve yeni şeyler denemekten korkmuyorum” ifadelerini kullandı.
Business Insider’ın “A woman lost 159 pounds when she quit strict diets that left her feeling starving. She shared 2 tips that mean she’s never hungry.” başlıklı haberinden derlenmiştir.